26.Kasım.2008 tarihinde...Yani bundan tam tamına 1 yıl önce kutahyasporum.com için yazıp yayınladığımız bir yazı..Önce, bu yazının tamamını bir okuyalım, bitiminde, aradan geçen bir yılın muhasebesini okuyabilirsiniz: * * *
BU HİKAYE...TIPKI BİZ..!
Aşağıdaki hikayeyi okuyunca çok hoşuma gitti. "Aynı Kütahyaspor'uma benziyor" dedim kendimce.. Ama, daha hikayenin final bölümüne ulaşamadı Şimşeğim !... Hikayenin ortalarındayız henüz... İnşallah bu hikayenin sonu gerçekleşir , diyorum ve sizlerin de bunu mutlaka okumasını istiyorum:
"Prof.Osman ÖZSOY'dan:
Günlerden bir gün, köylerden birinde, bir adamın eşeği kör kuyulardan birinin içine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer diye sormayın. Eşek bu, düşmüş işte. Hayvancık saatlerce acı içinde kıvranmış, anırmış, sesini duyurmaya çalışmış. Derken eşeğin sahibi gelmiş kuyunun başına. Bakmış zavallı eşek kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik de yaralı. Bir hal çaresi düşünürken bir koşu gidip köylüleri yardıma çağırmak gelmiş aklına. Ne yapsak, ne etsek de şu eşeği kuyudan çıkarsak derken, bakmışlar ki hayvan zaten yaralı, belki de kırık çıkığı da var, çok acı çektiği de belli, artık kurtarılsa da işe yaramaz düşüncesiyle çıkarmaktan vazgeçmişler ve üzerini toprakla doldurmaya karar vermişler. Herkes eline geçirebildiği ne varsa başlamışlar kuyuyu toprakla doldurmaya. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları her seferinde silkinerek üzerinden atmış. Onlar yukarıdan atmış, eşek silkelenerek her defasında toprağı altına almış. Derken, ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her defasında biraz daha yükselmiş ve giderek yukarıya çıkmaya başlamış eşek. Köylüler de şaşırmışlar hayvanın giderek yükselmesine. Onlar atmış eşek yükselmiş derken neticede hayvan yukarıya çıkmayı başarmış. *** “Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Üstümüzü toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmaktır. Aydınlığa bir adım daha yaklaşmaktır. Kör kuyuda olsak bile!” ************************************** Evet sevgili dostlar...Bir yıl önce Kütahyaspor'umuzun durumunu bu yazı ile aktarmaya çalışmıştık.. Pek çok insanımız, "Çok doğru yazmışsın" dediler..Sonra ?... Sonrası... Sonrasını şöyle anlatalım: Kütahyaspor'un üzerine abanmalar devam ediyor..İlçeler hariç..Taraftarı hariç.. Pek seveni yok... Olsun bakalım...Kütahya'da ne kadar takım varsa, herkez tribünlere bir baksın.. Bir de dönüp, Kütahyaspor tribününe baksın...Çoluğuyla-çocuğuyla, davul çalan genciyle, ihtiyar delikanlılarıyla tıklım tıklım.. Kütahyaspor'un 15 kişiden oluşan, gönüllü ama zengin olmayan yöneticileri bu durumu görünce daha bir şevkle çalışıyor...Futbolcu daha bir içten mücadele ediyor.. Yönetim, az bir gelirle Kütahya adının temsilcisi takımını yüceltmek için var gücüyle çalışıyor.. Bu yönetim enayi mi? diyenlerin olduğunu çarşı pazarda duyuyoruz.Söyleyenlerin içinde eski yöneticilerin de olduğunu biliyoruz. Bilmiyorlar mı ki; bu yönetimin bu takımı kucaklamaması halinde, kulübün kapanıp gideceğini ve evlerimize kadar gelmiş icra kağıtlarının buzdolabından çıkarılıp temcit pilavı gibi tekrar önümüze konulacağını?... Bu SGK borçları yüzünden pek çok işadamımızın bankalardaki hesaplarına el konulacağını?.. Yurt dışına çıkma yasağına uğrayacaklarını?.... Bunlar önemli şeyler... İşte bu "Enayiler mi?" diye addettikleri kişiler, yönetimi oluşturarak öncelikle bu ihtimalleri ortadan kaldırmış, o kişilerimizin önüne gergi olmuştur.. Aynı zamanda SGK borçları için yeni kaynaklar bularak bunu banka hesabı yoluyla SGK'nın alması sağlanmıştır.Artık ana paranın ödemesi yolu açılmış, kalan üç-beş kuruşla da takımı zirvede tutmaya çalışmaktadır.. Peki bu adı geçen , Kütahyaspor'a öyle veya böyle hizmet vermiş eski yöneticilere şimdi görev düşmez mi?... Elbette düşmüştür..Bir adım da onların atması gerekmektedir.. Yönetimin ortaya attığı ve uygulamaya koyduğu "Her ay 50 TL." kampanyasına teklifsiz bu kişilerimizin de katılması gerekir... Yönetimin bastırıp piyasaya sürdüğü 365 yapraklı KÜTAHYASPOR'UN "GEÇMİŞTEN GELECEĞE" adlı takvimlerinden almalı ve aldırtmalıdırlar.. Şimdi bunları yapabilmeleri, bu yönetime en büyük destektir.. Bunu beklemek te, yukarıdaki açıkladığımız gerekçelere dayanarak en büyük beklentidir, o kişilerin en başta bir vefa borcudur... Kuyu artık dolsun...
|